Borçlar kanunumuzun 49. maddesi “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklindedir. Yani bir kişi kasten, ihmal ederek, tedbirsiz davranarak bir başkasını zarara uğratırsa zararın tazmini ile yükümlüdür. Bu husus mahkemeler nezdinde tazminat davaları adı altında talep edilebilmektedir.

Zarar iki çeşittir; maddi ve manevi zarar. 6098 sayılı yeni Borçlar kanunumuzun 53. ve 54. maddelerinde maddi zarar ölüm halinde doğan zararlar ve bedensel zararlar olarak ayrılmıştır. Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:

Cenaze giderleri.
Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.” şeklindedir.

Aynı konuyu düzenleyen 54. maddesi ise ” Bedensel zararlar özellikle şunlardır:

Tedavi giderleri.
Kazanç kaybı.
Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” Şeklindedir.
Borçlar kanununun 47 maddesin de, “Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir” denilmiştir.


Trafik kazalarında maddi zararın yanı sıra mağdurun manevi zararının da ortaya çıkacağı bir gerçektir. Kaza gibi istenmeyen maddi ve manevi varlığımızı ve bütünlüğümüzü tehlikeye sokan bir durumun bir takım manevi zararları da olacaktır.

Borçlar kanunu 72. maddesi ” Tazminat davalarında zaman aşımını düzenlemiştir. Kazanın meydana geldiği veya öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl, her hâlükârda olayın üzerinden 10 yıl geçmekle dava hakkı oradan kalkmaktadır. Ancak kaza konusu olay yani haksız fiil, ceza kanunlarında daha uzun bir zamanaşımını gerektiriyorsa bu zamanaşımı olaya uygulanır. 5 yıl ve daha az cezayı gerektiren suçlarda ceza zamanaşımı 8 yıldır. Dolayısıyla tazminat davası zaman aşımı da 8 yıla uzamış olacaktır.